Nevşehir’in 15 km kuzeyinde kalan ve antik dönemde adı ‘Venessa’ olarak anılan Avanos’un tarihi, M.Ö. 2000’li yıllara, Hititlere kadar uzanır. Avanos Çömleklerinin tarihi de tüm Kapadokya’ya yön veren Hititlerden bu yana kesintisiz olarak süregelmektedir.

Çok eski zamanlarda Avanos çömleklerinin atların, eşeklerin üzerinde civardaki köy ve kasabalarda pazarlandığı biliniyor. Bu gelenek, Osmanlı döneminde, hatta Cumhuriyet kurulduğunda bile devam etmiştir. Çömlek yapmayı bilmiyorsa kız verilmeyen Avanos’un erkeklerinden oluşan kervanlar, Kayseri – Gülşehir – Aksaray yolunu izleyerek çanak çömlek satmak için çıktıkları yolculuklarda, pazar alanlarında “dolusuna pirincine, bulguruna, peynirine, tuzuna” diyerek bağırarak (eski adıyla çığırarak), takas yöntemiyle verilen çömleğin dolusu kadar üretilen üründen alırlar ve bu şekilde geçimini sağlarlarmış. Bu yolculuklarda kırılan çömlekler ise yol kenarına atılır, Avanos yollarının kenarlarında birikerek hatlar oluştururlarmış.

Kapadokya’daki misafirliğinizde Avanos’a gelmişken uğramadan gidilmez denilecek yerler arasında olan çömlek atölyelerini es geçmeyin. Avanos’un merkezinde mekân anlamında kullanılan chez adıyla başlayan birçok çömlek atölyesi vardır. Bunlardan en bilineni ise Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmiş olan, Saç Müzesi’yle bilinen, Chez Galip’tir. Bölgenin kayadan oyma 3700 m2 alan içeren en büyük çömlek mapazası ise Güray Çömlekçilik’tir.. Güray Çömlekçilik ayrıca Kapadokya Yeraltı Seramik Müzesi’ni kurarak Anadolu çömlek sanatını yansıtan parçaları bir araya getirmiştir.

‘Kapadokya’nın El Sanatları ve Alışveriş Merkezi’ olarak tabir edilen Avanos’un merkezinde, namına yakışır şekilde duran Çömlekçi Heykeli’ni göreceksiniz. Bu heykelin bir bölümünde dokuma tezgâhında bir kız çocuğu ile bir kadın, diğer bölümünde ise çarkı bacakları arasına almış bir çömlekçi vardır.